21 Ekim 2008 Salı

Eğitim CD' leri

 
Bu gün Gülay'cığımla oturup eğitim setlerinden birini daha inceledik. Daha önce de gözden geçirdiğim, hatta okul öğretmenliği dönemimde derslerimde de faydalandığım setler olmuştu.

Bu setler, bilgisayar teknolojisini daha aktif kullanabilmek amaçlı olarak oluşturulmuş, genellikle 45-50 CD'lik fizik dersi konu anlatımlarını içeriyor. Kimileri bir fizik öğretmeninin tahtada anlattığı dersi kayda almış olup hiç bir farklı özellik barındırmıyor. Yıllardır televizyonda verilen açıköğretim derslerinin lise düzeyine uyarlanmışı... Ben izlerken, soru çözümlerini takip ederken, uyumamak için özel bir enerji harcamak zorunda kalıyordum ki zavallı öğrencilerin halini düşünmek bile istemiyorum.

İkinci grup setler ilkine göre daha özenli hazırlanmış. Bu gün incelediğimiz de onlardan biriydi. Konu anlatımlarının arasına sıkça şekil yerleştirilmiş. Ancak başlıbaşına şekli görmenin yeterli olmadığı konusu ihmal edilmiş. Genellikle içerisinde sadece bir metin (tanım, özellik, kural, not vs.) içeren yansılar öğrenci için bir anlam ifade etmez. Metinlerin yanına yerleştirlecek bir şekil, daha güzeli üç boyutlu bir animasyon onların işini çok daha kolaylaştırabilir.

Eğitim CD'lerinden almak isteyen öğrenciler için önerim şudur: İnternet üzerinde gerek açık lisenin, gerekse pekçok fizik öğretmeninin kişisel sitelerinde benzer ders anlatımları var. Bu derslerden birkaçını tam bir ders konsantrasyonu içinde izleyin ve eğer yararlı olduğuna inanırsanız bu CD'lerden alın. Bu setleri edindikten birkaç hafta sonra kenara atan pek çok öğrencim oldu benim.

Ben varolanlar içinde henüz aradığım yeterlilikte bir CD seti bulamadım, bulan olursa haber ediversin :)

19 Ekim 2008 Pazar

Manyetizma zor bir konu mu?

Bu aralar lise son sınıf öğrencilerim çok dertli. Okulda manyetizma ile yüzleştiler ve genellikle pek hazzetmediler. "Aman hocam manyetizmadan hiiiç bişeeeey anlamadık!" diyenin haddi hesabı yok. Halbuki manyetizma, ÖSS fiziğinin pek çok konusuyla kıyaslandığında, kolay bir konu bana kalırsa. Formüller ve çoğunlukla bu formüllerin basit sayısal uygulamaları var, soru çeşitliliği de çok fazla değil. Peki ne oluyor da gözleri korkuyor bu gençliğin?

Benim saptadığım nedenlerden ilki bilinmeyenden korkma... Daha önceki öğrenim yaşantılarında pek de lafı geçmeyen manyetizma, terimleri ve ifade tarzı açısından biraz sert geliyor kulağa. "Üzerinden akım geçen düz bir telin çevresinde oluşan manyetik alan", "yüklü bir parçacığın manyetik alandaki hareketi" gibi uzun ve afilli başlıklar atıp "elektromanyetik indüksiyon", "selenoid", "manyetik kuvvet" gibi laflar ediyorsunuz ki, ben bunları her telaffuz edişimde sınıfımın yüzünde güller açıyor; alı al, moru mor güller:)

İkincisi, öğretirken biz öğretmenlerin seçmiş olduğu yöntemler... Çoğu öğretmenim, kavramları-tanımları açıklama, gerçek hayatla bağlantı kurma, üç boyutlu olarak gösterme gereği duymuyor ne yazık ki. Bugün bir kez daha gözlemledim ki, "üzerinden akım geçen düz bir telin çevresinde manyetik alan oluşur" gibi lafların öğrencide herhangi bir karşılığı yok. Söylenenin ne anlama geldiğine dair, o alanın nasıl birşey olacağına, ne yönde olacağına, manyetik alan denen şeyin nasıl gösterileceğine dair de fikirleri yok doğal olarak. Eğer öğretmenim sadece tanımı vermekle yetinmişse, öğrencinin bu konuyla alakası da ancak buraya kadar olabiliyor işte... Sonrası, teneffüsü bekleyip hayal kurmaca. Fizik derslerinin genelinde karşılaştığımız ve tabii ki manyetizmada da belirginleşen başka bir sorun da, gençliğin üç boyutlu düşünmede zorlanma, bağlantı kuramama, bilgi türetememe problemi ki işte benim asıl yaram bu üç nokta... Ben "fiziksel düşünmeyi bilmek" tanımının içine alıyorum bu yetileri ve zamanında geliştirmeyen öğretmenleri, çevreyi, toplumu kınıyorum.

Gençlik havada uçuşan, puzzle'da yerini bulamadığı bilgiler gezdiriyor aklında. Örneğin, aynı soruda paralel plaka-dinamik-manyetizma bilgisi sorgulanınca haksızlığa uğramış hissediyor kendini. Arşimet sorularını çözebilmek için denge bilgisi kullanmak hayrete düşürüyor onları. Bir sistemin çalışması için bilgiler bütünü gerektiğini çok geç öğretiyoruz onlara ne yazık ki ve bunu öğrendiklerinde fizikten, sorgulamaktan, merak etmekten, öğrenmekten yeterince nefret etmiş oluyorlar.

Ümit verici olan öğrencilerinize fiziği doğru dürüst anlatırsanız -vektör, denge ya da manyetiznma farketmez- öğrenmeye, sevmeye, sorgulamaya karşı o kadar da dirençli olmadıklarını göreceksiniz. Derse "Aman hocam manyetizmadan hiiiç bişeeeey anlamadık!" diye gelen öğrenciler bir iki saat sonra "Bu muymuş yahu!" diyecekler. Kendilerine sevgiyle...

ACELEYE GEREK YOK

İyi ÖSS gruplarıyla derse başlarken, özellikle de iyi bir grupla çalışırken, vektör, denge , moment gibi konular sıkıntılıdır. Öğrenci bu konulara hakim hisseder kendini, bir an önce diğer konulara geçmek ister. Sözlü olmasa da tavır ve davranışlarıyla hissettirir bu talebini. Onlara uymamak gerekir. Birincisi, çoğunlukla konuya zannettikleri kadar hakim değillerdir ve bu açık ilerleyen konularda kendisini gösterir. O zaman geriye dönüp telafi yapmak için çok geç olmuş olabilir. Üniversite hazırlığı, bütün bilgilerin üst üste, sağlam yerleştirilmesi demektir. Alt tuğlalardan birindeki yamukluk öğrenciyi ve öğretmeni bir yıkıntının altında bırakabilir.

İkincisi, onlar ne kadar iyi bilirlerse bilsinler, öğretmenin ekleyebileceği yeni bir yöntem, farklı bir bakış açısı, kestirme bir yol mutlaka vardır.

Üçüncüsü, sınıfta mutlaka kendisini yetersiz hisseden başka öğrenciler vardır ve onlar, özellikle dönem başında, hızlı ilerlemek isteyen,"biz bunları biliyoruz geçelim" diyen arkadaşlarına itiraz edemez, akıntıya kapılırlar. Onların öğrenme ihtiyacını görmezden gelmek haksızlık olacağı gibi ilerleyen konularda mutlaka öğretmenin de öğrencinin de başına dert olur.